Oyun terapisi sürecindeki aşamalar , çocuk ile terapist arasındaki etkileşimin paylaşılması sonucunda ortaya çıkar.
Oyun terapisinde rahatsız edilen çocuklar üzerine yaptığı çalışmaların analizinde çocuğun terepatik süreçte aşağıdaki belirgin aşamalarla geliştiğini gözlemlemiştir :
1) Çocuğun oyunu esnasında belirttiği negatif duyguları yaymak.
2) Çelişik duygular taşımak , genellikle endişe ve düşmanlık gibi.
3) Ebeveyne , kardeşlere ve diğerlerine söylenen doğrudan negatif duygular veya gerilemenin belirgin şekilleri.
4 ) Ebeveyne , kardeşlere ve diğerlerine karşı olan pozitif ve negatif çelişik duygular.
5) Temiz , farklı , ayrı çoğunlukla gerçekçi pozitif ve negatif tutumlar ile çocuğun oyununda baskın olan pozitif tutumlar.
Çocuk merkezli oyun terapisinin hedefleri aşağıda belirtilen konularda çocuğa yardım etmektir.
1) Daha olumlu bir benlik kavramı geliştirmek
2) Daha fazla benlik sorumluluğu kazandırmak.
3) Daha çok içsel denetimli olmak.
4) Daha çok kendini kabul eder olmak.
5) Daha çok kendine bağımlı olmak.
6) Kendi kararlarını kendi verebilir duruma gelmek.
7) Kontrol duygusu yaşamak.
8) Çabalama sürecine duyarlı olmak.
9) Bir iç değerlendirme kaynağı geliştirmek.
10) Daha çok kendine güvenir hale gelmek.
Oyun Terapisinde Çocuklar Ne Öğrenir ?
Oyun terapisi çocukların kendilerini bilmelerini ve kabul etmelerini öğrenmelerine yardım ederek onların gelişimlerini destekler. Ayrıca çocuklar oldukları gibi kabul edilir böylece bu ilişkide yetişkinleri memnun etme ihtiyacı olmaz.
Onları anlayan ve duygu yoğunluklarını kabul eden bir yetişkin eşliğinde duygularını ortaya koyma sürecinde çocuklar duygularının kabul edilebilir olduğunu öğrenirler. Bir kere duygular açıkça ifade edildiğinde ve kabul edildiğinde gerginliklerini unutur ve kolayca kontrol edilebilirler. Çocuklar duygularını sorumlu bir şekilde kontrol etmeyi öğrendiklerinde artık bu duyguların kontrolü altında kalmazlar. O zaman bu çocuklar ifade etmede serbest bırakan bir süreçtir ve bu duyguların arkasından gitmekte serbest olurlar.
Çocuklar terapist tarafından şartlı bir beklentiye girmeksizin oldukları gibi kabul edildiğinden zamanla ve bazen de fark etmeden kendilerini değerli kabul etmeye başlarlar. Kabullenme , terapistin çocukla olan iletişimi esnasında yaptıkları bütün davranışlarıyla ilettiği tutumsal bir mesajdır.

SÜREÇTE EBEVEYNİN ROLÜ

Ebeveynler de Terapiye Katılmalı mıdır ?

Ebeveynler çocukların hayatında önemli büyük bir role sahiptirler. Öyle ise mümkün olduğuzamanlarda bir şekilde terepatik prosedüre dahil edilmelidirler. Terapide ebeveynler yeni bir bakış açısı kazanabilir , benlik kavramlarını geliştirebilir , daha az gerginlik yaşayabilirler.

Ebeveynler oyun terapisi terimini ilk duyduklarında eğlence ve oyun düşünürler ve çocukların zaten evde oynadığını düşünerek neden oynamaya çağrıldıklarını merak ederler. Ebeveynler eğer oyun terapisinin nasıl işlediğini anlamazlarsa bu sürece güvenmeleri beklenemez ve terapiste de inançları olmaz. Böyle bir negatif tutum da çocuğun seans hakkındaki duygularını etkileyebilir. ‘Oraya gidip oyun oynaman çok paraya mal oluyor ve sen hala yatağını ıslatıyorsun gibi yorumlar , çocuğu suçlu hissettirir ve terepatik ilişkiye gölge düşürür.

İlişkinin Amaçları

1) Çocuk için güvenli bir atmosfer oluşturmak : Oyun terapisti çocuğu güvenli hissettiremez. Çocuk bunu gelişen ilişki sürecinde keşfeder. Sınırları olmayan bir ilişkide çocuk kendini güvenli hissedemez. Güvenlilik duygusu terapistin tutarlılığıyla da bağlantılıdır.

2) Çocuğun dünyasını anlamak ve kabul etmek : Çocuğun dünyasını kabullenme oyun odasında çocuğun seçtikleriyle istekli ve yakından ilgilenme ile sağlanır. Ayrıca kabullenme çocuğun keşiflerinin hızına sabretmektedir. Anlamak ebeveynin gerçeklerinden uzaklaşıp olayları çocuğun bakış açısından görmekle olur.

3) Çocuğun duygusal dünyasını ifade etmeye teşvik etmek : Oyun materyallerinin önemli olmasına rağmen çocuğun duygularını ifadesinin yanında ikinci sıraya düşerler. Oyun terapisinde duyguları değerlendirme yoktur. Çocuğun hissettiği her şey yargısız kabul edilir.

 

Oyunun içinde iyileşmek ümidiyle…

 

 

Yazar

“İşime, iyi buğday tohumlarını biriktirmiş ve bereketli bir parça toprak bağışlanmış bir köylü gibi başladım. Dilediğim gibi ekip biçecektim. Ama öyle olmadı. Toprağın üstündeki otları ayıkladığımda altın buldum. Otlar çok değerli bir hazineyi saklıyormuş.” “Çocuğu çalıştım. Çocuğun bana verdiklerini aldım ve onları ifade ettim. İşte Montessori Yöntemi budur.” “Çocuğa olan ilgimiz ‘ona bir şeyler öğretme’ hevesiyle değil, ama onun içinde yanan ve zeka denilen ışığın sürekli yanmasını hedefleyerek olmalıdır.” “Çocuğun bedeni, ruhun neşesi sayesinde yaşıyor.” tıpkı Maria Montessori dediği gibi çocuğu çalıştım ve çalışmaya devam edeceğim.

Yorum Yaz