“Davranışı gör, duyuyu düşün.”

Kendimizi ve çevremizdeki dünyayı duyularımız aracılığıyla deneyimliyoruz. Çoğu insan, aldıkları duyusal bilgilerin çoğunu filtreleme yeteneğine sahiptir. Çocuklar bunu çok iyi yapamayabilirler ve çevreden gelen duyulara karşı farklı hassasiyetler gösterebilirler.

Duyusal deneyimlere karşı duygusal tepkilerimiz vardır. Bu duyusal deneyimler, fiziksel duyuların yanı sıra bellek ve hayal gücünden de etkilenebilir. Dokunma hissi veya bir çiçeğe bakmak sevebileceğimiz bazı duyusal deneyimlerdendir. Oysa kara tahtadaki tırnakların sesi veya tadını sevmediğimiz yiyecekler gibi hoşlanmadığımız duyusal deneyimlerimiz de olabilir. Hepimiz, bireysel duygusal tepkiler ve anılarla birlikte, duyusal deneyimleri farklı şekilde değerlendiririz.

Bu duyular, organlarımızdan alınır ve bize dünyamız hakkında bilgi verir. Duyusal sistemler ise şunlardır:

  • Bağırsak ve mesane farkındalığı da dahil olmak üzere iç organlarımızdan diğer duyusal bilgiler de alınır ve bu da idrar ve dışkı tutmayı öğrenme yeteneğini etkilemektedir.

Duyusal bilgilere verdiğimiz tepkiler bir dizi faktörden etkilenebilmektedir. Bu faktörlere bağlı olarak çocuklar artmış ya da azalmış duyusal hassasiyetler gösterebilmektedir. Artmış duyusal hassasiyeti olan çocuklar bazı duyulara karşı özellikle çok hassas olabilir ve bunlardan kaçınmaya çalışabilir. Örneğin bazı sesleri dayanılmaz derecede yüksek olarak algılayabilirler veya dokunma duyusu onlar için acı verici olabilir. Azalmış duyusal hassasiyeti olan çocuklar ise duyusal girdiler aramaya çalışabilir. Bu çocuklar, duyularla kendilerini uyarmak için sıklıkla ellerini sallar, döndürür veya kendilerine vurabilirler.

Duyusal ihtiyaçlar tuvalet aülışkanlıklarına yön verebilir mi?

İşeme ve dışkılama fonksiyonunda, fizyolojik gelişim kadar duyuların da önemi bulunmaktadır. Birçok çocuk tuvaletleri korkutucu bulabilmektedir. Kendi bedenlerinin yaşadığı hisleri anlamakta ve bunlara nasıl tepki vereceklerini bilmekte zorlanabilmektedirler. Bir çocuğun sahip olduğu farklı duyusal deneyimlere bakmak ve hangi yönlerin zorluğa neden olduğunu analiz etmek faydalıdır. Bu analiz, çocuğun algısını ve zorluklarını tespit etmeye ve daha rahat ve güvenli hissettiği bir ortam yaratmaya yardımcı olur.

Dokunma:

Dokunma, cildimizdeki hisler ve temas ettiğimiz dokular hakkında bilgi sağlar. Çocuklar yüzeyleri sert veya yumuşak, sıcak veya soğuk, pürüzlü veya pürüzsüz hissedeceklerdir. Eller ve cinsel organlar çok sayıda dokunma alıcısına sahiptir, bu nedenle özellikle hassastır.

Dokunmaya duyarlı çocuklar, sert veya soğuk hissedebilecekleri klozetlerde oturmaktan hoşlanmayabilirler. Vücutlarına gelen çiş veya kakayı ve tuvaletten sıçrayan suları hissederek rahatsız olabilirler. Tuvalet kağıdı veya ıslak mendil, katı veya sıvı sabun hissinden hoşlanmayabilirler. Banyo mobilyası ve döşeme ile temas da onları etkileyebilir.

Azalmış duyusal hassasiyeti olan çocuklar, idrar ya da dışkı kaçırdıklarını fark etmeyebilir. Dışkılarıyla oynarken ekstra dokunsal deneyimin tadını çıkarabilirler. Pantolonlarında veya bezlerinde çiş ve kaka hissinden ya da bez giyerek sağlanan temastan hoşlanabilirler.

Denge:

Denge sistemi, hareket ve vücudumuzun uzayda nerede olduğu hakkında bilgi verir. Denge hissinden rahatsız olan çocuklar, özellikle ayakları yere ulaşamıyorsa, tuvalette dengesiz hissedebilirler. Bazı çocuklar her iki yanında tutunabileceği duvar olan tuvalet kabinlerinde daha güvende hissederler. Fayanslardan veya aynalardan gelen yansımalar onları dengesiz hissettirebilir.

Duyuları azalmış veya duyu arayan çocuklar, denge sistemlerini uyarmak için sallanma ihtiyacı hissedebilir ve tuvalette hareketsiz oturmak onlara zor gelebilir.

Beden farkındalığı (Propriyosepsiyon):

Bu his, vücudumuzun etrafımızdaki dünyayla ilişkili olarak nerede olduğunu söyler, vücudumuzun hangi bölümlerinin hareket ettiğini bilmemize yardımcı olur ve hareketleri bakmadan kontrol etmemizi sağlar. Ayrıca nesnelere dokunmak için gereken basınç hakkında bilgi verir.

Farkındalığı artan çocuklar, klozete oturmaktan daha fazla his alabilirler ve bu durum onlar için rahatsız edici olabilir.

Azalmış duyusal hassasiyeti olan çocuklar daha fazla uyarı ararlar. Bebek bezleri ve dar giysiler, vücut pozisyonunun farkındalığını artırabilir ve hareketi koordine etmeye yardımcı olabilir. Tuvaletteki konumlarından veya ayaklarını nereye koyacaklarından emin olmayabilirler.

Görme:

Görme, çevremizdeki nesneler ve insanlar hakkında bilgi sağlar ve görebildiğimiz şeylerin sınırlarını tanımlamamızı sağlar.

Görsel uyarı veya duyusal kaçınma konusunda artmış hassasiyeti olan çocuklar, banyoda kafa karıştırıcı miktarda görsel girdi ile mücadele edebilirler. Banyodaki parlak ışıklardan, fayanslardan, yansımalardan, aynalardan ve pencerelerden gelen girdiler bu çocukları rahatsız edebilir. Renkli tuvalet ürünleri, havlular veya desenli döşemeler onları bunaltabilir. Bu görsel girdi dikkati dağıtabilir ve bazen endişe ve sıkıntıya neden olabilir.

Farkındalığı azalmış çocuklar, banyoda neye odaklanmaları gerektiğini ayırt etmekte zorlanabilirler.

İşitme:

İşitme, etrafımızdaki seslerin kalın mı, yumuşak mı, yüksek mi, alçak mı, yakın mı yoksa uzak mı olduğu hakkında bilgi verir.

Sese karşı çok hassas olan çocuklar, banyodaki seslerin çeşitliliği ve yoğunluğu ile mücadele edebilirler. Bunlara yankılar, akan su, sifonlu tuvaletler, fanlar vb. dahildir. Bazı çocuklar tuvalete düşen çiş veya kaka sesini endişe verici bulabilir.

Duyusal hassasiyeti azalmış çocuklar, banyodaki seslerin farkında olmayabilir. Tuvalet sifonunun sesini duyabilirler ve tuvaleti kullanmak yerine bununla oynamak isteyebilirler.

Tat ve Koku:

Koku deneyimi genellikle duygusal bir deneyimdir ve çok bireyseldir.

Çok hassas olan bir çocuk, bazı kokuları çok rahatsız edici bulabilir. Çiş ve kaka kokusuna ya da banyonun kendi kokusuna normalden daha fazla tepki verebilirler. Banyo malzemeleri ve temizlik ürünlerinde genellikle güçlü parfümler bulunur ve bunlar özellikle küçük bir banyoda bunaltıcı olabilir.

Duyusal hassasiyeti azalmış çocuklar çiş ve kaka kokusunu fark etmeyebilirler. Kaka kokusundan hoşlanabilirler ve bunu kaka bulaştırarak keşfedebilirler.

Vücut sinyalleri (İnterosepsiyon):

Vücudumuzda, vücuttan bilgi toplayan ve beyne gönderen alıcılar vardır. Beynimiz bu mesajları anlamlandırmaya yardımcı olur. Dolu bağırsak veya mesane gibi duyuları hissetmemizi sağlar.

Birçok çocuk bu hisleri fark etmeyebilir veya altlarını ıslatabilirler. Yorgun olduklarında veya bilgisayar oyunu gibi başka bir kaynaktan dikkatlerini dağıtabilecek duyusal girdiler aldıklarında bunların farkında olmamaları daha olasıdır.

Bağırsak ve mesane düz kaslardır ve beyne gönderdikleri duyusal sinyaller, vücudun diğer bölümlerinden gelen mesajlara kıyasla yumuşak fısıltılar gibidir. Bazı çocuklar en küçük sinyale bile daha fazla tepki gösterip sık sık tuvalete çıkma ihtiyacı hissedebilir.

Sonuç olarak; tuvalet eğitiminde ya da tuvalet eğitimi sonrası, bu ve bunun gibi duyusal hassasiyetler çocuklarda mesane ve bağırsak problemlerine neden olabilmektedir. Ayrıca duyusal problemler; idrar – kaka kaçırma, idrar ve kaka tutma alışkanlıkları, kabızlık gibi problemlere neden olabilmesinin yanı sıra çocukların akademik ve sosyal başarılarını da etkilemektedir. Okul hayatı, sosyal ilişkileri ve sağlığını etkileyen bu duyusal problemlerin olabildiğince erken yaşta teşhis ve tedavi edilmesi önemlidir.

Yazar

“İşime, iyi buğday tohumlarını biriktirmiş ve bereketli bir parça toprak bağışlanmış bir köylü gibi başladım. Dilediğim gibi ekip biçecektim. Ama öyle olmadı. Toprağın üstündeki otları ayıkladığımda altın buldum. Otlar çok değerli bir hazineyi saklıyormuş.” “Çocuğu çalıştım. Çocuğun bana verdiklerini aldım ve onları ifade ettim. İşte Montessori Yöntemi budur.” “Çocuğa olan ilgimiz ‘ona bir şeyler öğretme’ hevesiyle değil, ama onun içinde yanan ve zeka denilen ışığın sürekli yanmasını hedefleyerek olmalıdır.” “Çocuğun bedeni, ruhun neşesi sayesinde yaşıyor.” tıpkı Maria Montessori dediği gibi çocuğu çalıştım ve çalışmaya devam edeceğim.

Yorum Yaz