ZİHİNSEL ENGELLİ BİREYLERE  SOSYAL BECERİ ÖĞRETİMİ

Pınar Kaya Döslü, Aysegül Sükran Öz

University of Kyrenia ,North Cyprus, pedagogpinarkaya@gmail.com

Mustafa Kemal Universty ,Turkey

 

Özet

Sosyal beceriler, insanların toplum içinde yaşamanın gerektirdiği davranışları gerçekleştirmeleri ile etkin ve bağımsız bir biçimdeyaşamlarını sürdürmelerinde gerekli davranışlar ve fonksiyonel becerilerdir. Günlük hayatta ve okul ortamında kişiler arası ilişkiler kurulmasını sağlayan davranışları kapsadığından sosyal becerilerin öğretimi büyük önem taşımaktadır. Bu araştırmanın amacı özel eğitimde zihinsel engelli kişilere yönelik verilen sosyal beceri öğretimi yöntemlerini inceleyerek etkililikleri konusunda bir değerlendirme yapmaktır.  Araştırma konusu kapsamında yapılmış olan bilimsel yayınlar incelenereksosyal beceri eğitim programın kullanımına yönelik bilgiler verilmiş ve konu ile ilgili yapılan çalışmaların bulguları temel alınarak yorumlanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonucunda ulaşılan sonuçlar doğrultusunda tespit edilen sorunlar için öneriler getirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Zihinsel Engelli Çocuklar, Özel Eğitim, Sosyal Beceri Öğretimi.

Sonuç

Bireylerin toplumsal kabul görmesi, çevresiyle olumlu iletişim ve etkileşim kurması; sosyal becerilerin yeterliği ile yakın ilişkilidir. Yetersiz sosyal beceriye sahip olan bireylerde akademik, psikolojik, toplumsal sorunlaryaşayabilmesinedeniyle gelişebilecek problem davranışlarınhem birey, hem aile hemde topluma geri dönüşü olmayan olumsuz yansımaları olacaktır. Bu tür problemlerin yaşanmaması ya da ortadan kaldırılmasında zihinsel yetersizliğe sahip bireylerin sosyal becerilerinin ilerletilerek toplumla bütünleşmeleri sağlanmalıdır. Bu anlamda incelenen çalışmalar ışığında araştırmacı ve öğreticilere bir takım öneriler sunulabilir.

Zihinsel yetersizliğe sahip bireylerin akranlarıyla aralarındaki sosyal ve akademik mesafe daha fazla açılmadan toplumla etkileşimlerinin artırılması için gerekli olan sosyal beceri öğretimine biran önce başlamak yani erken müdahale etmek gereklidir. Bu öğrencilerin, akranlarının gerisinde kalmaması için uygun sosyal beceri öğretim programı geliştirilip uygulamaya başlanmalıdır.

Sosyal beceri öğretiminde bireyin gelişim özellikleri ile aile, okul, çevre, sınıf, akran ve diğer ilgili durumların dikkate alındığı ve gelişimi için gerekli performansların belirlenerek oluşturulduğu bireysel performansına uygun bir öğretim yöntemi seçilmelidir.

Akranlarıylasosyal etkileşime girmelerini kolaylaştırmak için zihinsel yetersizliğe sahip bireylerin,normal akranları ile birlikte eğitim alabilecekleri genel eğitim sınıflarına yerleştirilmesi önem taşımaktadır. Yetersizliği olmayan bireylerin yetersizliğe sahip olan bireyleri kabullenmesionlarla olumlu etkileşimde bulunmalarına bağlıdır. Bunun için yetersizlikten etkilenmiş bireylerin yaşıtlarıyla eğitiminin engellenmediği, izole olmayan ortamlarda birlikte eğitim ortamlarında eğitim almaları sağlanmalıdır. Bu durumunun akranları ile olumlu etkileşim kurmasını ve akranları tarafından kabulünü de artıracağı düşünülmektedir.  Bunu yaparken sadece fiziksel kaynaştırmayla yetinilmemeli eğitsel kaynaştırma düzenlemesine de dikkat edilmelidir.

Sosyal beceri öğretiminde hedeflenen becerileri kazanmış olmak yeterli değildir. Bireyin öğretilen bu becerileri günlük yaşamda kullanıp kullanamadığı ya da genelleyip genelleyemediği takip edilmeli, gerekirse öğretim tekrarlanmalıdır. Bireylerin bu becerileri günlük hayatındakullanıp kullanamadığını görmek için genelleyebildiklerini izleyebileceği farklı araştırmalar planlanabilir.

Zihinsel yetersizliğe sahip bireylerde bilgiyi depolama ya da geri çağırma yani hafızada tutamama problemleri yaşamaları nedeni ile öğretim programında tekrara yer verilmeli, beceriye ilişkin aileyle işbirliği yapılarak ev ödevleri verilip ailede eğitime dahil edilmeli böylece becerinin unutulması önlenebilir.

Sosyal beceri öğretimi programlarında ailenin eğitime daha fazladahil edildiği farklı araştırmalar planlanıp uygulanabilir.

Yazar

“İşime, iyi buğday tohumlarını biriktirmiş ve bereketli bir parça toprak bağışlanmış bir köylü gibi başladım. Dilediğim gibi ekip biçecektim. Ama öyle olmadı. Toprağın üstündeki otları ayıkladığımda altın buldum. Otlar çok değerli bir hazineyi saklıyormuş.” “Çocuğu çalıştım. Çocuğun bana verdiklerini aldım ve onları ifade ettim. İşte Montessori Yöntemi budur.” “Çocuğa olan ilgimiz ‘ona bir şeyler öğretme’ hevesiyle değil, ama onun içinde yanan ve zeka denilen ışığın sürekli yanmasını hedefleyerek olmalıdır.” “Çocuğun bedeni, ruhun neşesi sayesinde yaşıyor.” tıpkı Maria Montessori dediği gibi çocuğu çalıştım ve çalışmaya devam edeceğim.

Yorum Yaz