Bir çocuk dünyaya geldiğinde onu her şeyiyle seven annedir. Zor olmakla birlikte kutsal bir görevdir annelik. Kutsaldır çünkü varoluş onun rahmindedir, o başlatır yaşamı… Evrenin döngüsünü sağlar , tohumu ağaca ve meyveye dönüştürür. Bir anne aynı zamanda ilk öğretmendir çocuğun hayatında. Onun öğretisi, yaşam felsefesi çocuğa işlenir bir nakış gibi…Gelecek onunla filizlenir, şekillenir ve çiçek açar. Bir bahçıvandır aynı zamanda O, nasıl bakarsa öyle verim alır bahçeden. Sevgi dolu tohumlar ekerse toprağa geleceğin sevgi dolu bireylerini yetiştirir. Doktordur anne hem de en doğalından, hemen her hastalıkta şifa olacak pratik bilgiye sahiptir. Ve bir çocuk büyüyüp yetişkin olsa da hasta olduğunda ilk annesine sorar nasıl iyileşeceğini… İyi bir ahçıdır anne, çocuk her ne kadar şikayet etse de hem sağlıklı yiyecekleri pişirir. O çocuk yıllar sonra evden uzak kaldığında alıştığı anne yemeğini arar her gittiği yerde… En iyi oyun arkadaşıdır aynı zamanda; yorulmak yoktur onun lügatında çocuğuna ayıracak vakti ve ilgisi her zaman vardır. Anne değil bir sabır abidesidir; günlerce uykusuz kalabilir şikayet etmeden, çocuğun her sorusuna bıkmadan usanmadan cevap verebilir… Kutsal kelimesi bile yetersiz kalır çoğu zaman onlar için. Zor olan yanı ise koşulsuz sevginin bittiği, annenin çocuğunun kendine göre davranmasını , yetişmesini istemeye başladığı zamanlardır… Oysa çocuk emanettir anneye yaşamda ona gerektiği süre kadar eşlik etmesi için verilmiştir. Hepimiz zaman zaman neden bu anneye sahibim diye sormadan edemeyiz. Nasıl tanımlanırsa tanımlansın her varlığın kendi gelişimine en uygun anne verilir ta en başında. Evren ihtiyacın olan, seni sen yapacak anneyi sunar aslında sana … Aradaki uyum, sevgi, ya da sevgisizlik duyguları hepsi kişinin ihtiyacı olan deneyimine göredir. Annenin kutsal başladığı görevi kutsal sonlandırması çocuk üzerindeki sahiplenme ve egemenlik duygusuna bağlıdır. Bir anne çocuğunu bir ömür koşulsuz ve beklentisiz sevebiliyorsa o artık sadece sözde değil manada da kutsallığı taşıyordur üzerinde.