Oğlum Samet, otistik bir çocuk. Otizm, hayatınıza bir kere girdikten sonra asla eski
siz olamıyorsunuz. Oğluma her zaman, beni hayatımda durduğum noktaya getirdiği ve
farklı bir bakış açısıyla eğittiği için minnettar kalacağım. Otizmle yaşamak gerçekten
farklı bir hayat biçimi. Rüzgâr nereye eserse oraya uçan bir yaprak parçasına dönmeye
başlıyoruz. Savruldukça savruluyoruz, nerede bir ışık görsek hemen kuş olup uçuyoruz.
Biz anne baba olarak 7 gün 24 saat boyunca OTİZMLE YAŞIYORUZ. Bu nedenle
ilk ağızdan otizmi anlatabiliriz. Samet ve ben şanslıydık. Neden arkamızdan gelen
kardeşlerimiz için yolu biraz aydınlatmayalım diye düşünüyorum. Bu açıdan da bir otizmli
annesi olmaktan gurur duyuyorum. Bazen sorular sorarız tabii kendi kendimize; neden
bu dünyaya geldim, nereye gidiyorum diye? İşte bu soruya oğlum için yaşıyorum
diyorum kendi kendime ve hemen kendime gelip hayatımdaki kararları almaya
başlıyorum. Zorlu bir hamilelikten sonra dünyaya gelen oğlumun büyüdükçe yaşıtları gibi
olmadığını görüyor ve çevremizdeki insanların düzelir tesellileriyle yaşıyorduk. Sebepsiz
ağlamalar, uykusuz geceler hatta haftalarla yanıt bulamıyorduk ve en önemlisi de
bizimle göz teması kurmuyordu. Oğlum üç yaşına geldiğinde hâlâ konuşamamıştı ve
hep yalnız kalmayı tercih ediyordu. Oyunlara katılmıyor, çevresinde kimseyle iletişim
kurmuyor, ablası ve abisiyle dahi oynamıyordu, oyuncakları gereği gibi kullanmıyor, hep
aynı tip oyuncaklarla oynuyordu. 3 yaşındayken doktora gittiğimizde daha önce dergide
bir kez okuyup kızıma yakıştıramadığım OTİZM’le yüzleşmek zorunda kaldık
Benim en iyi yanım bunu bir günde kabullenmek oldu. Şimdi oğlum üç yıldır eğitim
alıyor ve daha önce asla yapamaz dediğimiz birçok şeyi yapabiliyor. İsteyince birçok
şeyi başarabiliyorlar. Yeter ki onları evlerimizde saklamayalım, onları eğitimle hayata
kazandıralım. Anne olmak güzel olduğu kadar da zor. Hele canınızdan bir parça
bildiğiniz yavrunuzun engelli olması ve yaşamını öyle sürdüreceğini bilmek daha zor.
Ben çevreme ışık saçmaya devam ediyorum, gördüğüm herkesi bilgilendiriyorum,
siz de öyle yapın. Hemen kabullenin ve harekete geçin. Belli ki binlerce sözcüğü
biriktirdiğimiz kelime hazinelerimizle yarattığımız iletişim felaketlerini biraz olsun
aşabilmek için otistiklerden bir şeyler öğrenmemiz gerekiyor.

Yazar

“İşime, iyi buğday tohumlarını biriktirmiş ve bereketli bir parça toprak bağışlanmış bir köylü gibi başladım. Dilediğim gibi ekip biçecektim. Ama öyle olmadı. Toprağın üstündeki otları ayıkladığımda altın buldum. Otlar çok değerli bir hazineyi saklıyormuş.” “Çocuğu çalıştım. Çocuğun bana verdiklerini aldım ve onları ifade ettim. İşte Montessori Yöntemi budur.” “Çocuğa olan ilgimiz ‘ona bir şeyler öğretme’ hevesiyle değil, ama onun içinde yanan ve zeka denilen ışığın sürekli yanmasını hedefleyerek olmalıdır.” “Çocuğun bedeni, ruhun neşesi sayesinde yaşıyor.” tıpkı Maria Montessori dediği gibi çocuğu çalıştım ve çalışmaya devam edeceğim.

Yorum Yaz